shadow

EMEĞİN HAKLARI VE DEMOKRATİK BİR ÜLKE İÇİN MÜCADELEYE – SERDAR ASLAN

Şüphesiz ki ülke olarak çalkantılarla dolu kaotik zamanlardan geçmekteyiz. Ülke içerisinde bir yıla yakın bir zamandır süren savaş ve olağanüstü hal koşulları, yanı başımızda sınırlarımızda süren iç savaşlar ve katliamlar, ülkemizde yaşanan bombalı saldırılar neticesinde yüzlerce insanımızın hayatını kaybetmesi.
Bunun yanı sıra yoksulluk hallerinin daha da yakıcı bir sorun haline gelmesi ve emeğe yönelik saldırıların giderek yoğunlaştığı bir süreci yaşamaktayız. Bir süre önce yasalaşan kiralık işçi bürolarının ardından, mevcut iktidar şimdiler de 80 yıllık mücadele birikimimiz olan, işçilerin emekçilerin son yığınağı ve kalesi ‘’kıdem tazminatlarına’’ göz dikmiş durumda. Kiralık işçilik ile emeğin en güvencesiz ve en belirsiz bir hale getirilmesi ile mevcut halde uygulanan istihdam biçiminin de sonunu getirmiş bulunuyor. Önümüzde ki dönem de artık işçilerin emeğinin simsarlar eli ile istismar edildiği, insanlık onurunun hiçe sayıldığı bir çalışma hayatı bize dayatılmış olacak.
Kıdem tazminatları Türkiye’de çalışan milyonlarca işçi ve emekçi için ya köleliğin kabulü ve teslimiyet ya da onuru ve geleceği için mücadele etmenin tercihinden başka bir seçenek görünmemektedir. Yıllardır taşeron köleliğine maruz kalan, iş yeri cinayetlerinde katledilen, insanlık dışı şartlarda çalıştırılan milyonlarca işçinin ve emekçinin kaderi artık kendi ellerindedir. Bugüne kadar adım adım gerçekleşen planlı saldırılar artık son evresine ulaşmış, emeğin tüm değerleri iktidar tarafından etkisizleştirilmiştir. Kıdem tazminatlarının kaldırılması sonucunda da mevcut iktidar emeğin değerini ve emekçileri topyekûn imha etmeye girişmiştir.
Öte yandan mevcut iktidarın sendikalara ve sendika mücadeleye bakış açısında ki kötü sicilİ devam etmektedir. Konfederasyonumuzun bu yıl katıldığı 105. Uluslararası çalışma konferansında Hükümet sendikal hak ihlalleri dolayısıyla Aplikasyon komitesine alınmaktan son anda kurtuldu. Bilindiği üzere AKP iktidarı görevde bulunduğu süre içerisinde sendikal hak ihlalleri nedeni ile toplam yedi kez Aplikasyon komitesinde inceleme altına alınarak, sendikal hak ihlallerinin en çok yaşandığı ülkeler arasında yer almaktadır. Bu da demek oluyor ki AKP iktidarının sendikal mücadeleye dönük tüm baskıları devam etmektedir.
İşçi sağlığının ve güvenliğinin hiçe sayıldığı mevcut iktidar döneminde ne yazık ki yaklaşık 17 bine yakın işçi arkadaşımızı kaybettik. Madenler, tershaneler, inşaatlar, tarım alanları başta olmak üzere tüm çalışma alanları işçi arkadaşlarımıza adeta birer mezar oldu. Yine İşçi sağlığı ve Güvenliği Meclisinin ( İSİG) verilerine göre geçtiğimiz Haziran ayında en az 200 işçi arkadaşımız iş yeri cinayetlerinde hayatını kaybetmiş bulunuyor. Yine aynı verilere bu yılın ilk altı ayında en az 912 işçi arkadaşımız hayatını kaybetti. İktidarın bugüne kadar ki hak ihlallerinin sonucu ile işçilere yönelik toplu katliamların önüne geçmek ve mücadele etmek artık bizler açısından daha da elzem duruma gelmiştir.
Bir diğer yandan iktidarın çalışma yaşamında ki güvencenin topyekûn ortadan kaldırma girişimi sadece işçilerle sınırlı değil. İktidarın yaptığı çalışmalar arasında kamuda çalışan emekçilerin haklarının da gaspı söz konusu. İktidar işçilerin kıdem tazminatlarını sözde fon aracılığı ile ortadan kaldırma planları yaparken, aynı girişim kamu alanda 657’nin tasfiyesi ile de planlanmaktadır. Buda demek oluyor ki önümüzde ki dönem güvencesizliğin tüm alanlara zorla dayatıldığı bir süreç olacak. Bu durum da işçilerin ve devlet memurlarının ortaklaşa bir zeminde mücadele etmesi önem arz etmektedir. Güvencesizliğe karşı oluşturulacak ortak mücadele hattı ülkede ki milyonlarca işçinin ve emekçinin iktidarın despotik emek rejiminin karanlığına teslim olmaması için önem teşkil etmektedir.
Kısacası emeğe dönük saldırıların dört bir koldan geliştiği bir dönemden geçmekteyiz. Özel sözleşmeli Personel istihdamı ve bireysel emeklilik sistemi de bu saldırıların önemli bir parçasıdır. Sendikamız olarak işçi sınıfına dönük saldırıların arttığı bu dönemde emeğimiz ve geleceğimiz için üstümüze düşen tüm sorumluluğu alacağımızı belirtmek isteriz. İşçi sınıfının onurlu mirasının taşıyıcısı olan konfederasyonumuz DİSK’in mücadele çizgisine sendikamız bu dönem sonuna kadar sahip çıkacak, tüm örgütlülüğü ve gücü ile işçi sınıfının hakları için mücadele edecektir. Savaş koşullarının derinleştiği ve ölümlerin ardı ardına arttığı bu dönemde gerçek barışın ve demokrasinin tek teminatı da biz işçiler olacaktır.

SERDAR ARSLAN
DİSK/ GÜVENLİK-SEN GENEL BAŞKANI




Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!