Özel Güvenlik İşçileri Sendikası ( DİSK/ GÜVENLİK-SEN) 2013 yılında kurulmuştur. İlk yıllarında çalışmalarına bağımsız olarak başlayan sendikamız 1 yıl aradan sonra DİSK bünyesine katılmıştır. 6356 Sendikalar ve toplu iş sözleşmesine binaen Türkiye genelinde yüzde 1’lik örgütlenme barajını geçtiğimiz yıl temmuz ayında aşarak toplu iş sözleşmesi yapma hakkını elde etmiştir.
Sendikamızın kuruluş felsefesinde özel güvenlik emekçilerinin durumunu yakından ilgilendiren kimi temel meselelerin çözümü ve güvenceli çalışma koşullarının yaratılması vardır. Bunun yanı sıra hali hazırda özel güvenlik işçilerinin istihdam edildikleri 5188 sayılı yasa ve son günlerde sözde kadro tartışmasında(özel sözleşmeli personel) özel güvenlik emekçilerinin istihdam ve güvence sorunlarına yönelik bazı önemli noktaların altını çizmemiz gerekmektedir.
SENDİKAMIZIN 5188 SAYILI YASAYI DEĞERLENDİRMESİ
Mevcut yasaya göre özel güvenlik işçilerinin görevleri;
a)Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapılardan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektör ile arama, eşyalarını X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
b)Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme.
c)Yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme.
d) Hava Meydanı, liman, gar, istasyon ve terminal gibi toplu ulaşım tesislerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme gibi temel hususlar özel güvenlik emekçilerinin iş yerlerinde ki faaliyetleri olarak tanımlanmıştır.
Lakin özel güvenlik emekçilerinin mevcut yasada tanımlanan görevleri mevcut çalışma hayatının içerisinde farklı noktalara taşınmakta, esnek istihdama tabi tutulmaktadır. Burada esnek istihdam meselesinden kastımız arkadaşlarımızın görev dışı etkinliklerde çalıştırılmasıdır. Sendikamız özellikle örgütlü olduğu iş yerlerinde bu durumla sıklıkla karşılaşmaktadır. Mevcut görev yetkilerinin dışında işçi arkadaşlarımız taşıma işlemin den hastaneler de Triyaj uygulamasına kadar çok farklı görevleri yerine getirilmeye maruz bırakılmaktadır. Burada vurgulamak istediğimiz temel husus, hem işçi arkadaşlarımızın esnek istihdam ile işçi sağlığının ve güvenliğinin ihlal edilmesi hem de farklı kişilerin can güvenliğini riske atması meselesidir. Sendikamız özel güvenlik emekçisi arkadaşlarımızın mevcut yasaya bağlı çalışma koşullarının her türlü ihlali noktasında tüm çalışma alanlarında arkadaşlarımızdan oluşan bir heyet ile görev dışı çalıştırmanın ve esnek istihdamın önüne geçilmesini bugüne kadar ısrarla savunmuştur.
Özel güvenlik Emekçilerinin istihdam edildiği ve eğitildiği özel güvenlik kurumları bilindiği üzere il ve ilçe emniyet müdürlükleri ve valilikler tarafından denetlenir, özel güvenlik hizmeti verilmesi izni ve şartı bu kurumlar tarafından onaylanır. Ayrıca Özel güvenlik ile ilgili kararlar alınmasında o merkezde valinin görevlendireceği bir vali yardımcısının başkanlığında, il emniyet müdürlüğü, il jandarma komutanlığı, ticaret odası başkanlığı, sanayi odası başkanlığı temsilcisinden oluşur. Bu noktadan bakıldığında özel güvenlik işçileri birer kolluk kuvveti olarak görülmektedir. Lakin devletin asli kolluk kuvvetlerinin ya da farklı alanlarda çalışan zabıta ve itfaiye personellerinin sahip olduğu yıpranma payı hakkından özel güvenlik emekçileri muaf tutulmaktadır. Devletin resmi birimlerince kontrol ve istihdam edilen özel güvenlik emekçilerinin bu haktan muaf tutulmaması ve 5188 sayılı yasanın bu husus da yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ayrıca resmi birer kolluk kuvveti olmamasına rağmen birer kolluk kuvveti gibi istihdam edilen özel güvenlik emekçilerinin, devletin bu alanda ki resmi görevlilerin yaşadığı mağduriyetler sonucu yasa gereğince yararlandığı haklardan özel güvenlik emekçisi arkadaşlarımızın da yararlanması gerekmektedir. Nitekim mevcut yasanın içerisinde yer alan kamu güvenliğinin sağlanması yönünden 5442 İl İdaresi Kanunu ile vali ve kaymakamlara verilen yetkiler saklıdır. Bu yetkilerin kullanılması durumunda özel güvenlik birimi ve özel güvenlik personeli mülkî idare amirinin ve genel kolluk amirinin emirlerini yerine getirmek zorundadır ibaresi özel güvenlik emekçisi arkadaşlarımızın gerektiğinde birer kolluk kuvvetiymiş gibi görülmesinin de önü açılmış durumdadır. Bu bizlerce iki hukuksuzluğu aynı anda beraberinde getirmektedir. Belirttiğimiz gibi hem hukuksuz bir şekilde resmi kolluk kuvvetlerinin dâhilinde ki vazifelerin yerine getirilmesi istenmektedir hem de bu vazifeler den doğacak olan muhtemel sorunların ve mağduriyetlerin giderilmesine yönelik hükümlerden özel güvenlik emekçileri dâhil edilmemektedir.
Mevut yasanın (5188) bizlerce belirsizliğini koruyan hükümlerden bir diğeri ise özel güvenlik hizmetinin kime karşı ve nasıl uygulandığıdır. Mevcut yasa incelendiğinde belki de bu konu hakkında açık hükümler bulunmaktadır. Lakin uygulamanın kendisi güvenliğin kamusal alandan çıkarılıp kurumların ve kurumların başında ki görevlilerin asli ve öncelikli olarak korunup, güvenliğinin sağlanması olarak hayata geçirilmektedir. Yani belediyelerde, üniversitelerde vb. kamusal alanlarda özel güvenlik emekçilerinin asli görevi halkı ve çalışanların güvenliğini sağlaması gerekmektedir. Özellikle üniversitelerde ya da farklı toplumsal olayların yaşandığı mekânlarda bu olay aksi yönde işletilmektedir. Unutmayalım ki mevcut anayasamıza göre tüm vatandaşlarımızın demokratik protesto veya yürüyüş hakkı anayasal bir haktır. Bu hak ne yazık ki ülkemizde farklı bir yönden algılanmakta ve hukuksuz müdahaleler ile sürekli olarak çiğnenmektedir. Özel güvenlik emekçisi arkadaşlarımızda ne yazık ki aldıkları emirler neticesi çalışma yaşamlarında bu hukuksuzluklara alet edilmektedir. Örneği Üniversite gibi kamusal alanlarda öğrencileri, akademisyenleri ve diğer çalışan emekçileri koruması gerekirken özel güvenlik emekçisi arkadaşlarımız bu alanlarda kurumun başında olan kişileri ve onların düzenlerini korumakla ilişkilendirilmektedir. Bu örneklerimiz belki basit birer göstergeden ibaret olarak değerlendirilebilir, lakin bu şekilde bir güvenlik anlayışı doğrultusunda özel güvenlik emekçilerinin istihdamı, özel güvenlik emekçilerini daha fazla hukuksuzlar içine çekmekte güvencesiz bir kolluk kuvveti olarak lanse ettirilmektedir. Mevcut yasanın yeniden düzenlenerek özel güvenlik emekçisi arkadaşlarımızın da içerisinde yer aldığı bir heyet ile kamusal alanların güvenliğinin nasıl düzenlenmesi gerektiği, halk için kamusal güvenliğin ne anlama geleceği konusu yeniden değerlendirilmelidir.
Yasada alan bir diğer husus ise özel güvenlik emekçilerinin sendikalaşma haklarının önü açılmış olmasına rağmen grev yasaklarının olması meselesidir. Türkiye’de son yıllardır çalışma yaşamına yönelik grev yasakları çarpıcı bir şekilde göze çarpmaktadır. Yasakların arkasında yer alan en büyük neden ise bilindiği gibi milli bütünlüğü tehdit ettiği söylemidir. Özel Güvenlik alanının durumu ve görev tanımı bir şekli ile mevcut 5188 sayılı yasaya göre ortaya koyulmuş olabilir. İşçi sınıfı ailesi içerisinde giderek artan nüfusuyla dikkat çeken özel güvenlik işçileri yasa ile yasaklanmış olan grev hakkının tanınmasını istemektedir. Büyük bir çoğunluğunun taşeron sistemi ile istihdam edildiği, güvenceli çalışma koşullarının ortadan kaldırıldığı, düşük ücretler ve işçi güvenliği ve sağlığı gibi temel haklardan yoksun olarak çalışan özel güvenlik emekçileri için var olan yasanın bu anlamda tekrar düzeltilerek değerlendirilmesi gerekmektedir. Elbette ki bu sorun ülkemizde taşeron sisteminde istihdam edilen tüm işçiler için geçerli bir durumdur lakin özel güvenlik işçilerinin ayrı bir yasa ile istihdam edildiğini göz önüne aldığımızda yasanın ibareleri bu yönden eksiktir ve yeniden değerlendirilmelidir.
Son olarak da çalışma gündemini son günlerde meşgul eden özel sözleşmeli personel tartışmaları ve kadro meselesinin bizlerce ne anlam ifade etmesidir. Öncelikle sendikamızın temel mücadele amacı ayrımsız, kayıtsız ve şartsız olarak tüm taşeron işçilerinin kadroya geçirilmesidir. Lakin mevcut çalışmaya dair ortaya çıkan bilgiler incelendiğin özel sözleşmeli personel istihdamı tüm işçilerin kazanılmış tüm haklarını elinden alan bir süreç olarak karşımızda durmaktadır. Biz özel güvenlik emekçilerinin ise burada farklı bir konumu mevcuttur. 5188 sayılı yasaya tabi olarak çalıştırılan özel güvenlik emekçilerinin bu durumu daha farklı ele alınmalıdır. 5188 sayılı yasanın değiştirilip düzenlenmesi ile ancak özel güvenlik emekçilerinin statüsünde ve çalışma yaşamlarında bir değişiklik yapılabilir. Sendikamız olarak zaten türlü hukuksuzluklar ve despotik bir çalışma sistemi ile istihdam edilen biz özel güvenlik emekçilerinin tek bir talebi vardır, oda hiçbir şarta ve ayrıma tabi tutulmaksızın kadrolu çalışma ve güvenceli gelecek koşullarının sağlanmasıdır. Eğer ilerde bu duruma yönelik kendi mevcut çalışma durumumuzdan kaynaklı yeni bir yasanın tartışılması durumu gündeme geldiğinde de biz özel güvenlik emekçilerinin kesinlikli görüşlerinin dikkate alınması gerekliliği bizlerce önemlidir. Yıllardır hukuksuz uygulamalara ve baskılara maruz kalarak çalıştırılan biz özel güvenlik emekçileri, halk adına kamusal güvenliğin sağlandığı ve resmi otoritelerin hukuksuzluğuna da maşa olmadan güvenceli ve kadrolu bir şekilde istihdam edilmesi meselesinin en önemli noktası bu hizmeti veren biz özel güvenlik emekçilerinin iradesinin ve düşüncesinin alınıp değerlendirilmesi ile mümkündür.